Instagram’ın En Eğlenceli Stil Anlatıcısı: Vicky Montanari İle Tanışın

Moda dünyasında, her şeyin birbirine benzediği bir dönemde özgün olmak cesaret istiyor. Vicky Montanari, tam da bu cesaretin vücut bulmuş hali. Brezilya’da doğup Roma’da büyüyen, şimdi ise Lizbon sokaklarını kendi oyun alanına dönüştüren Vicky, sadece stil değil, bir duruş sergiliyor. 9-5 masa başı rutinini ardında bırakıp moda tutkusu peşinde yola çıkan Vicky, bugün sosyal medyada bir milyonu aşkın kişinin takip ettiği, ironisi yüksek, rengi bol bir stil anlatıcısı. Ne İskandinav minimalizmi, ne Paris şıklığı; onun tarzı Portekiz güneşi gibi: canlı, spontane ve kendine has. Moda kurallarını eğip bükerek kendi estetik dilini yaratan Vicky, sosyal medyada “Portekiz stili” kavramını görünür kılan en özgün isimlerden biri haline geldi. Ve belki de en önemlisi, kendisi olmaktan hiç vazgeçmedi, garip bulunma pahasına bile olsa. Şimdi ise sözü ona bırakıyoruz, tarzın klişelere ihtiyacı olmadığını hatırlatan bir sohbet sizleri bekliyor.

Fotoğraf: Launchmetrics Spotlight
Vicky kimdir ve nasıl moda dünyasında içerik üreticisi oldu?
Vicky, her şeyden önce bir hikâye anlatıcısı derim. Giysilerin de hikâye anlatabildiği fikrine hayranım, bu yüzden moda benim anlatım dillerimden biri haline geldi ve bir şekilde insanlar bununla bağ kurdu. İçeriklerime mizah katmayı da seviyorum, gerçi İngilizce’de komik olmak hâlâ geliştirmeye çalıştığım bir süreç.

Fotoğraf: Launchmetrics Spotlight
Küçük yaşlardan itibaren moda dünyasında yer alacağını biliyor muydun?
Hayatımın farklı dönemlerinde, bu kesinlikle bir hayaldi. Fakat Hukuk ve Uluslararası İlişkiler okumaya karar verdiğimde, moda sanki uzaklaşmış gibiydi. Yine de, bunun bir şekilde kaderim olduğunu düşünmeyi seviyorum.

Instagram/ @vicmontanari
En son ne zaman seni tamamen şaşırtan bir şey giydin?
LVMH Ödülleri sırasında, muazzam yeni tasarımcılar bana tamamen alışılmışın dışında parçalar denetti. Gerçekten harikaydı.

Instagram/ @vicmontanari
LVMH ödüllerindeki deneyimin ve kendi deyiminle “odadaki en küçük kişi” olmak nasıldı?
Çok yoğun bir duyguydu, en iyi anlamıyla. Böylesine olağanüstü yeteneklerle çevrili olmak kendimi küçük hissettirdi ama aynı zamanda beni konfor alanımın dışına çıkardı. O atmosfer ve yaratıcı enerji bana büyük bir ilham verdi ve bir şekilde bunun parçası olmak hâlâ inanılmaz geliyor. Dürüst olmak gerekirse müthiş bir his, tarif etmesi zor.

Fotoğraf: Launchmetrics Spotlight
Tarzının ne kadarı geldiğin yerden, ne kadarı gittiğin yerlerden etkileniyor?
Neredeyse tamamı. Geldiğim yer benim temelimi oluşturuyor; bana bir özgünlük ve stil duygusu kazandırıyor. Fakat gittiğim her yer bakış açımı sürekli şekillendiriyor ve yeniden tanımlıyor.

“Etkilemek” ile “özgünlük” arasındaki kesişimde var oluyorsun ve “Her şey, artık öyle olmayana kadar utanç vericidir” diyorsun. Bu, yaratıcılığını koruma şeklin mi?
Bu benim hayatta kalma biçimim. Sürekli onay peşinde koşarsan, sesini kaybedersin. “Cringe” olandan kaçarsan, asla deneyim kazanamazsın. Kendini sürekli “havalı” olan üzerinden filtrelersen, yok olursun.

Instagram/ @vicmontanari
Moda haftalarında valizinden asla eksik olmayan bazı temel eşyaların neler?
Tripodum, yatmadan önce yastığıma sıktığım lavanta spreyi ve günlüğüm.

Bu sezon hem Paris hem de Milano Moda Haftası’na katılıyorsun. Sence bu yıl hangisi bizi daha çok şaşırttı ve neden?
Paris! Bu sezon gerçekten heyecan verici birçok ilk koleksiyon vardı.

Instagram/ @vicmontanari
Roma mı, Lizbon mu?
Roma.

Fotoğraf: Getty Images
Paris Moda Haftası mı, Milano Moda Haftası mı?
Milano. Paris. Seçmek imkânsız.

Fotoğraf mı, video çekmek mi?
Sonuna kadar video.

Instagram/ @vicmontanari
Renkleri karıştırmak mı, yoksa dokuları mı?
Renkleri karıştırmak.