Ümit Yenişehirli yazdı: Atatürk’ün cenaze töreninde yaşananlar
Umutları tükenmiş bir milleti Milli Mücadele ateşiyle ayağa kaldırıp Anadolu’nun vatan olmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin üzerinden 87 yıl geçerken Ümit Yenişehirli, Atatürk’ün cenaze töreninde yaşananları derledi..
Bugün, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 87’nci yıl dönümü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından yaşananlar arasında tahnit işlemi, ancak dokuz gün sonra kılınan cenaze namazı, “mevlit yasağı”, Ankara’ya nakli ve başkentin adının değiştirilmesi girişimi gibi pek çok ilginç detay bulunmaktaydı.
İLK ÖNCE HÜKÜMET TEBLİĞİ YAYINLANDI
10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 09.05’te öldüğü açıklanan Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili olarak, Anadolu Ajansı aracılığıyla hükümetin resmi bir tebliği yayınlanmıştı.
Tebliğde, “Müdavi ve müşavir tabiblerinin neşredilen son raporu Atatürk’ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir. Bu acı hadise ile Türk vatanı Büyük Yapıcısını, Türk milleti Ulu Şefini, insanlık Büyük evladını kaybetti.” denilmişti.
GAZETELER MANŞETLERİNE TAŞIDI
Gazeteler de öğlen saatlerinde ikinci baskılarını yaparak haberi yayınlamışlardı.
Akşam “Bütün memleket matem içinde Atatürk bu sabah dokuzu beş geçe gözlerini dünyaya kapadı”, Kurun “Atatürk Öldü Türk Milleti Sen Sağ Ol”, Son Posta “Türk Milleti Ulu Şefini İnsanlık Büyük Evladını Kaybetti”, Son Telgraf “Türk Milletinin Büyük Matemi” sürmanşetleriyle yayınlanmıştı.
11 KASIM’DA NAAŞ TAHNİT EDİLDİ
11 Kasım 1938 tarihli gazetelerde cenaze törenine ilişkin haberler yer almıştı. Ankara’daki cenaze töreninin 21 Kasım’da gerçekleşeceği, bu amaçla hükümete, Ziraat Bankası’ndan borç alarak 500 bin lira harcama yapma yetkisi verildiği haberleri yayınlanmıştı.
İstanbul’da yapılacak cenaze törenine ilişkin ayrıntılardan da söz edilmekteydi.
13 Kasım tarihli Akşam gazetesinde ise Mustafa Kemal Atatürk’ün bedeninin 11 Kasım’da tahnit edildiği haberleştirilmişti.
İZDİHAMDAN 11 KİŞİ ÖLMÜŞTÜ
Atatürk’ün “tedfin” törenine kadar geçecek sürede bedenin korunması amaçlı bu operasyon, Haseki Hastanesi “teşrihi marazî” (patoloji/otopsi) uzmanı Dr. Lütfi Aksu’nun başkanlığındaki heyet tarafından gerçekleştirilmişti. Tahnit operasyonu sabah saat dokuz otuzda başlamış ve akşam geç vakitlerde sonuçlanmıştı.
Cenaze programı kapsamında, 16, 17 ve 18 Kasım’da vatandaşların Dolmabahçe Sarayı’na gelerek katafalk önünden geçiş yapabilecekleri duyurulmuştu.
17 Kasım günü ise katafalka yaklaşmak isteyen halkın arasında yaşanan izdiham neticesinde 11 kişi ezilerek hayatını kaybetmişti.
İzdihamda 40’tan fazla kişi de yaralanmıştı. Yayınlanan resmi tebliğe göre ölenlerden beşi gayri müslim, biri de Belçikalı’ydı.
İÇİŞLERİ BAKANI KAYA: CAMİLERDE MEVLİDE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Bu arada, daha Ekim ayı içerisinde Atatürk’ün durumunun giderek kötüleşmesi üzerine, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, gazetecilerle bir araya gelerek, muhtemel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu.
Kaya, “Eğer emri hak vaki olursa tedbir almak lazım. Teessür tabii umumidir fakat memleketi yeise düşürmemeli. Teessür vesilesiyle nümayişler yapılmasına, toplantılara hatta camilerde mevlit okuma vesaire gibi hallere müsaade etmeyeceğiz.” demişti.
İZDİHAM YAŞANDI
Yaşaşan izdiham ve sonuçları, yetkililerin cenaze namazıyla ilgili kararları konusunda da tartışmalara neden olmuştu. O dönemde nüfusu 700 bin civarında olan İstanbul’da Atatürk’ün cenaze namazının bir camide kılınmasının ciddi bir güvenlik sorununa yol açabileceği endişesi belirmişti.
Bunun üzerine cenazeyi camiye götürmemenin dinen bir mahzurunun olup olmadığı sorulmuş, İslam Tetkikleri Enstitüsü Başkanı Profesör Şerafettin Yaltkaya ile Diyanet İşleri Reisi Mehmet Rıfat Börekçi bir sakınca olmadığını dile getirmişlerdi.
Bu gelişmelerin ardından, Atatürk’ün cenaze namazı, ölümünden dokuz gün sonra, 19 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı’nda Şerafettin Yaltakaya tarafından kıldırılmıştı. Namaz, sarayın merasim salonundaki avizenin altına getirilen iki masaya tabutun konulmasıyla eda edilmişti.
BAŞBAKAN BAYAR: LAİKLİĞİ YOBAZCA YORUMLUYORLAR
Bu arada, Mustafa Kemal Atatürk’ün cenaze namazıyla ilgili olarak, ailenin, özellikle kız kardeşi Makbule Atadan’ın istemesine rağmen, çevredeki kimi yetkililerin “kılınmama” önerisini dile getirmelerine Başbakan Celal Bayar tepki göstererek, “Dini kaideler, ananeler neyse onlar yapılacak.” demişti.
Celal Bayar, yıllar sonra gazeteci Mehmet Barlas’a anlattığı ve Günaydın gazetesinde yayınlanan hatıralarında bu öneriyi, “Laikliği yobazca yorumlayanların düşüncesi” olarak nitelendirmişti.
NAAŞ GEMİ VE TRENLE ANKARA’YA GÖTÜRÜLDÜ
Cenaze namazının kılınmasının ardından bir top arabasına konulan naaş, aynı gün Ankara’ya nakledilmek üzere önce Zafer torpidosuna, ardından da Yavuz zırhlısına aktarılmıştı.
Bu şekilde deniz yoluyla İzmit’e kadar taşınan tabut, burada hazırlanan özel bir trendeki vagona yerleştirilmişti.
Ankara’ya 20 Kasım’da varan naaş, Anıtkabir yapılıncaya kadar 15 yıl kalacağı Etnografya Müzesi’ne konulmuştu.
Anıtkabir’deki defin töreni ise 10 Kasım 1953 tarihinde gerçekleşmişti. Atatürk’ün naaşı burada, kız kardeşi Makbule Atadan’ın isteğine uyularak, tabuttan çıkartılıp mozolenin alt salonunda toprağa verilmişti.
‘ANKARA’NIN ADI ATATÜRK OLSUN’
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından gazetelerde pek çok köşe yazısı, haber ve okuyucu mektubu yayınlanmıştı.
Bunlar arasında en ilginç haberlerden birisi, Ankara Belediye Meclisi’nde dile getirilen bir teklifle ilgiliydi.
Meclis’te verilen önergeyle, Türkiye’nin başkentinin adının ‘Atatürk’ olarak değiştirilmesi istenmişti.
Haber, Akşam gazetesinde herhangi bir köşe yazısında işlenmezken, okuyucular ise mektuplarla konuyu ele almışlardı.
DÜNYA BASININA YANSIDI
Gazetede yayınlanan okuyucu mektuplarının birinde, ABD’nin taklit edilmemesi istenmişti.
Bir başka okur da “Washington ismi bir şehre verilebilir ama Atatürk bütün bir memlekettir.” satırlarıyla bu öneriye karşı çıkmıştı.
Bu arada İstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversitenin adının ‘İstanbul Atatürk Üniversitesi’ olmasını istemiş, Taksim Meydanı’ndaki tören için de üzerinde bu ismin yer aldığı bir çelenk yollamışlardı.
O günlerdeki bir başka öneri de Atatürk’ün Ankara milletvekilliğinin devam etmesi yönündeydi.
Bu öneriye göre, Kamutay’ın (Meclis) her açılışında ismi okunacak, bu esnada üyeler ayağa kalkacaktı.
TD Medya Yalova - Güncel Yalova Haberleri, Medya ve Organizasyon Hizmetleri sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.