Müziğin Ötesinde: Sade’nin Moda Dünyasına İlhamı
Sade’nin estetiği sadece müziğinde değil, yalınlığından güç bulan bir kimlik hikayesinde gizli.
Yazı: Dilara Yanka
Helen Folasade Adu —çoğumuzun tanıdığı adıyla Sade— her şeyden önce komplike bir varoluş. Müzik, moda, duruş, zarafet… Hepsi aynı düzlemde, istikrarlı bir dinginlikle akıyor. 1959’da Nijerya’da doğup çocuk yaşta Londra’ya taşınan Sade, St. Martin’s School of Art’ta moda tasarımı ve illüstrasyon okudu. Bir dönem iç mimar olmayı da düşlemiş. Mezuniyetinin ardından model ve stilist olarak çalışan Sade, sahnesine de taşıdığı o kusursuz sade imajın temellerini bu sıralarda atıyor.
Getty Images
1980’lerin yüksek omuzlu, neon renkli, gösterişli moda dünyasında Sade, tam tersine yalınlığı seçti. Adeta dönemin “anti-trend” figürüydü. Beyaz gömlekler, yüksek bel pantolonlar, blazer ceketler ve sıkı topuz saçlarıyla modern bir minimalizmi temsil ederken kırmızı ruju ve halka küpeleriyle zarafetinden hiç ödün vermedi. Bu denge —maskülen-feminen çizginin tam ortasında duran, “güçlü ama zarif” kadın— onun sahne kimliğinin özü.
Getty Images
Sade’nin stili sadece estetik bir tercih değil köklerini de dışa vuran bir anlayış. Nijeryalı oluşu, takılarında ve saç modellerinde açıkça hissediliyor. Büyük halka küpeler, örgülü topuzlar, Afrika estetiğiyle Batı minimalizmini harmanlayan bir uyum yaratıyor. Böylece Sade sahnede bir ikon olmanın ötesinde, kültürel kimliğini kendine has bir estetiğe dönüştüren bir hikaye anlatıcısına da dönüştü.
Onu zamansız yapan tam olarak bu: trendlerden bağımsız, içten gelen bir sadelik. 1984’te giydiği beyaz gömlek, jean ve halka küpe kombinini bugün herhangi bir moda haftasında görmek mümkün. Çünkü o, trendi değil zamansızlık iddiasını stiline taşıdı. Aynı yaklaşımı müzik videolarında da görmek mümkün —yalın ve oldukça derin bir görsellik— özellikle de “No Ordinary Love” klibinde. O gelinlik sahnesi, dönemin moda sahnesine neredeyse öncülük eder nitelikte.
Getty Images
Elbette moda dünyası böyle bir figürü anında fark etti. ELLE Fransa, Temmuz 1986 sayısında onu kapağına taşıdı. Yıllar sonra Demna Gvasalia, gerçekleştirdiği son Balenciaga defilesinde “No Ordinary Love” çalarken Sade’yi “hayatının soundtrack”i olarak tanımladı. “Bu jesti kendime, Balenciaga’ya ve son on yıla borçlu hissettim” demesi boşuna değil. Sade’nin müziği ve stili kendiyle barışmakla, sadeleşmekle ilgili.
Getty Images
Bugün hâlâ moda ve müzikteki pek çok isim onun izlerini taşıyor. Çünkü Sade yalnızca bir ses değil, zamansız bir duruşun, sade ama sarsıcı bir kimliğin ta kendisi.
TD Medya Yalova - Güncel Yalova Haberleri, Medya ve Organizasyon Hizmetleri sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.