Türk askerinin Gazze’ye girme ihtimali eski Pentagon yetkilisini korkuttu: “Amerikalılar tehlikede”
Amerikan Girişim Enstitüsü (AEI) kıdemli üyesi ve eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin, Türkiye’nin Gazze’deki varlığını ölümcül bir tehdit olarak nitelendirdi. Rubin, Erdoğan’ın Hamas’ın yeni hamisi olmayı hedeflediğini öne sürdü.

Michael Rubin, Türkiye karşıtı söylemlerine Gazze üzerinden bir yenisini daha ekledi…
Rubin, Gazze’de Türk askerlerinin konuşlanmasının “Amerikalılar için felaket” anlamına geleceğini iddia ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hamas ile yakınlaşma isteğine dikkat çekti.
Geçmişte Libya’da yaşanan olayları örnek gösteren Rubin, 2012’de Bingazi’de ABD Büyükelçisinin öldürülmesi üzerinden Türkiye’yi hedef alan iddialarda bulundu.
ASILSIZ İDDİALAR
Rubin, olayları Türkiye ile ilişkilendirerek şunları söyledi:
11 Eylül 2012’de ABD Büyükelçisi Chris Stevens, Bingazi’deki ABD Konsolosluğundaydı. Günün son toplantısı Türkiye Başkonsolosu Ali Sait Akın’laydı.
Toplantı rutin olmasına rağmen, Akın saat 20:30 civarında ayrılırken, sadece AK-47’lerle değil, aynı zamanda roket güdümlü el bombalarıyla ve hatta bazı ağır silahlarla ABD Konsolosluğu’na yaklaşmakta olan, çoğu Türkiye destekli militan gruplarının yanından geçti.
Akın görünüşe göre Stevens’ı uyarmamayı seçti ve sadece bir saatten biraz fazla bir süre sonra militanlar Konsolosluğa saldırdı ve sonuçta Stevens’ı öldürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha sonra Akın’ı büyükelçiliğe terfi ettirdi ve onu, Taliban’la ilişki kurmak, normalleştirmek ve güçlendirmek için çalıştığı Afganistan’a atadı.
“DONALD TRUMP, ERDOĞAN’A HAYRAN”
Rubin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Erdoğan’a duyduğu hayranlıktan da bahsederek, Gazze’deki durumun bu yakınlaşmadan etkileneceğini savundu. Rubin’e göre, Trump’ın Erdoğan’a güvenmesi Gazze’deki Amerikan varlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor:
Gazze’de silahlar sustuğunda, Gazze’nin yeniden inşasını desteklemek üzere İsrail’de 200 kişilik bir Amerikan birliğinden söz ediliyor.
İlk raporlar Amerikalıların Gazze’de konuşlanmayacağını öne sürse de, özellikle Başkan Donald Trump’ın Gazze’yi mirasının bir mihenk taşı, hatta 2026 Nobel Barış Ödülü kampanyasının ana parçası yapma arzusu göz önüne alındığında, muhtemelen önemli bir geçiş olacaktır.
Aynı zamanda Trump, Erdoğan’a olan hayranlığını ve dostluğunu pek gizlemiyor.
Erdoğan da Gazze’de bir Türk rolü arayışında, sadece inşaat sözleşmeleri kârlı olacağı için değil, aynı zamanda kendini Hamas’ın yeni hamisi olarak gördüğü için.
Erdoğan, sadece terör devleti olarak gördüğü İsrail’e karşı değil, Filistin Yönetimi’ne karşı da Hamas’a açıkça sempati duyuyor.
“İSLAMCI GRUPLAR GÜÇLENECEK”
Rubin, Türkiye’nin Gazze’deki varlığının İslamcı grupları güçlendireceğini ve bunun ciddi sonuçlar doğuracağını ileri sürdü:
Trump, Erdoğan’a Gazze’de bir dayanak noktası verirse, bu Hamas ve diğer İslamcı aşırılık yanlısı gruplar için bir can simidi anlamına gelecektir. Afganistan’daki ABD üslerinin çok dışında, Türk reklam panoları NATO barış gücü, Afganistan’ın yeniden inşası veya demokrasi yerine İslamcı dayanışmayı teşvik ediyordu.
Libya’da Türkiye, en İslamcı grupları desteklemeye ve model olarak daha çok Mısır’a bakan daha laik Libyalı grupları yenmeye çalışmaya devam ediyor.
Rubin, Ankara’nın askeri veya sivil varlığının Gazze’de Hamas’ı güçlendireceğini üç madde halinde sıraladı:
Gazze’deki herhangi bir Türk birliği, Hamas’ı veya onun İslamcı ardıllarını üç nedenden dolayı silahlandıracaktır:
Birincisi, Hamas’ın bir gün daha savaşmak için yaşamaya devam etmesini ve 89 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas öldükten sonra Filistinliler geçişe yaklaşırken en üst konumunu korumasını sağlamak; ikincisi, İsrail’e karşı bir köprübaşı olarak; ve üçüncüsü, Mısır’ı hem doğudan hem de Libyalı gruplarının faaliyet gösterdiği Batı’dan taciz etmek için bir kıskacın parçası olarak.
“AMERİKALILARI UTANDIRMAK PASTANIN ÜZERİNE KREMA OLACAK”
Analizini, Trump’ın Erdoğan’a duyduğu hayranlığın tehlikeli bir dengesizlik yaratabileceği iddiasıyla sürdüren Rubin, Başkan Erdoğan’ın “terörü destekleme arzusunda olduğu” şeklindeki sözleriyle noktayı koydu:
Hamas’ın Amerikan personelini kaçırmasını veya öldürmesini sağlayarak Amerikalıları utandırmak, Trump’ı saygı duyulacak bir dosttan ziyade kullanılacak bir adam olarak gören Erdoğan için pastanın üzerindeki krema olacaktır.
On üç yıl önce Türkiye, İslamcı aşırıcılığı teşvik edebildiyse, bir saldırı hakkında ön bilgiye sahip olabildiyse ve aşırılık yanlıları bir ABD büyükelçisini öldürürken görmezden gelebildiyse, Gazze’de yapabilecekleri daha da aşırı olabilir.
Nitekim, Türkiye’nin şimdiki hali ile 2012’deki hali arasındaki tek fark, Erdoğan’ın terörü desteklemeye daha istekli olması ve bunun yanına kalma yeteneğine daha fazla güveniyor olmasıdır.
TD Medya Yalova sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.